Yeni Bir Maan Mı Bekliyorsunuz? – Hasan Sivri

Maan katliamıı

Türkiye, ”terör örgütü” olarak tanımladığı PYD ve YPG’nin gücünü kırmak, Rojava’da kurulan ve Ortadoğu’nun en ileri modelleri olan 3 kantonu Kobani’den başlamak üzere düşürmek istiyor. Sırada Afrin ve Qamışlo’nun olduğunu, Erdoğan’ın itirafı ile öğrendik. Fakat Kobani’de hafif silahlara sahip YPG’nin, ağır silahlarla ilerleyen IŞİD’e karşı tarihi direnişi, Türkiye’nin bu hayallerini boşa çıkardı. Güvenli bölge ile de Rojava kantonları boğulmak ve eğit-donat uygulaması ile Suriye’nin diğer bölgeleri kana bulanmak isteniyor. Dolayısıyla bu planların karşısında duran Kobani’deki tarihi direniş, haklı olarak gündemde.

Fakat bu gündem, Rojava’nın altında kalan bölgeleri ve Halep’in aşağısını unutturmamalı. Onlara katliamdan geçen halkların yeni tehditlerle karşı karşıya olduğu, sahada IŞİD gibi onlarca örgütün olduğu unutulmamalı.

Cihadçılara biat etmeyen Sünniler ve cihadçıların direk hedefinde olan Alevi, Hıristiyan, İsmaili, Dürzi ve Şiiler tehdit altında. Suriye’deki kutuplaştırıcı, yıkıcı ve yıpratıcı savaştan sonra bile birlikte yaşamın sürdüğü ve örnek olduğu onlarca bölge var. Ve bu bölgeler de Türkiye ve Arabistan’ın ”ılımlı muhalif” sahtekarlığı altında eğit-donat uygulaması ile sahaya sürecekleri cihadçılarla, çıkarlar uğruna diğer bölgeler gibi hedef alınacak.
Biz IŞİD’in daha önce bölgesel ve küresel güçlerce ”ılımlı” sloganları ile saklandığını ve büyütüldüğünü biliyoruz. Özgür Suriye Ordusu adı altında yapılan yardımların bu örgüte akıtıldığını, Suriye’de düşürülen bir çok önemli noktanın operasyon komutasını IŞİD’in üstlendiğini biliyoruz. Muhalif denilen grupların IŞİD ile kol kola katliamlar gerçekleştirdiğini de biliyoruz. Dolayısıyla yeniden eğit-donat ile sahaya sürülecek cihadçıların yeni IŞİD’ler yaratacağını net görebiliyoruz.

Yukarıda zikrettiğim ”birlikte yaşam” bir slogandan ibaret değil. Bugün Hama kentinin güncel askeri durumuna bakarsak o birlikte yaşamın olduğunu ve sadece IŞİD değil, diğer cihadçı gruplar tarafından da hedef alındığını görebiliriz.

Hama, Suriye’nin kuzeyindeki Halep, Lazkiye ve İdlip’i kentlerini, Humus ve Şam’a bağlayan stratejik bir kent. Küçük Suriye diyebileceğimiz bu kentte her inançtan insan yaşıyor.

Hama kent merkezi Sünni çoğunluklu bir il. Hama’nın kuzeyindeki Mahrda beldesinin çoğunluğu ise Hıristiyan. Beldede az sayıda Sünni ve Alevi de var. Mahrda’nın doğusunda ise hepimizin ismini katliamla duyduğumuz Maan köyü yer alıyor. Hama’nın kuzeyinde yer alan bu bölgeler El-Kaide uzantısı Nusra Cephesinin ve şeriatçı İslami Cephe’nin saldırıları altında. 2 hafta önce Mahrda’ya yönelik saldırı, Mahrda’da silahlanan sivil Hıristiyanlar tarafından püskürtüldü. Cihadçılar Suriye sahasında şimdiye kadar 44 kiliseyi tahrip etti veya yağmaladı. Humus’ta ise yüz binlerce Hıristiyan ”ciğer yiyici” olarak tanınan Faruk tugayı tarafından göçe zorlandı. Şimdi Hama’daki Hıristiyanlar da bu tehdidi yeniden hissetmeye başladılar.

Maan köyü ise kuzeyinden açılan bir cephe ile yeniden tehdit altında. 71 Alevinin kesilerek katledildiği Maan köyü, yine bir çok silahlı cihadçı grubun katıldığı bir ”katiller koalisyonu” tarafından hedef alınıyor. 71 kişinin katledildiği önceki operasyonda bu cihadçılara karşı koymaya çalışan ve binlerce Alevi’nin köyden çıkışını sağlayan Maan köyü silahlı komiteleri ve Ulusal Savunma Güçleri, yine saldırılara karşı direniyor. Mahrda’nın batısında ise küçük Alevi ve Sünnilerin karışık yaşadığı köyler yer alıyor. Bu köylerden 840 kişilik El-Hurra Alevi köyü, hiç bir stratejik önem arz etmediği halde mezhepçi sloganlarla hedef alındı ve bombalı saldırı ile 35 kişi katledildi. 1 km uzunluk ve 300 metre genişliğindeki bu köye bombalı saldırıyı, ajansların ”ılımlı muhalif” olarak servis ettiği cihadçı gruplar üstlendi.

Hama’nın doğusundaki Selmiyye beldesi ise İsmaili inancındaki Suriyelilerin başkenti sayılıyor. Selmiyye’de İsmaililerden sonra sırasıyla Dürziler, Şiiler ve Aleviler geliyor. Aleviler daha çok Selmiyye’nin kırsalında yaşıyor. Selmiyye doğusunda bir çok Alevi köyü var. Selmiyye, IŞİD’in ele geçirdiği Tabka havaalanını, Hama’ya bağlayan yol üzerinde, IŞİD için stratejik bir belde. Dolayısıyla Selmiyye kırsalındaki çoğu Alevi olmak üzere köyler IŞİD tehdidi altında.

Doğudan yaklaşan ve yeni bir operasyon başlatan IŞİD, aylardır bu cepheye yükleniyor. Ajanslar tarafından ”muhaliflerle Esad savaşıyor” olarak servis edilen bu cephede, köylerini terk etmeyen ve silahlanan Aleviler IŞİD’e karşı savaşıyor.

IŞİD bu bölgede son operasyon ile bir çoğu Alevi olan 13 köyü ele geçirdi. Aleviler saldırılardan önce Selmiyye kent merkezine ve diğer güvenli bölgelere sığındılar. Ancak geride kalıp savaşmak isteyenler silahlandı ve Zanuba, Mabuca ve Ber Şarki gibi köylerde komiteler kurarak Ulusal Savunma Güçleri ile beraber saldırılara karşı koymaya başladılar. Ber Şarki köyü sakinleri köyü boşaltmış değil. Köydeki bir çok nokta havan topu saldırısı altında. En son atılan havan topları sağlık merkezini hedef aldı ve sağlık merkezini tahrip etti. Diğer köyler Grad füzeler i ve havan topları ile hedef alınıyor.

Karşısındakinin nefes almasına bile izin vermeyen cihadçılara karşı, yaşamayı ve direnmeyi seçen ve savaşan Alevilerin direnişi maalesef görünmüyor. Hayatta kalmak için silah taşıyıp IŞİD’e karşı direnenler arasında ayırım yapmak, Alevilerin bu direnişini BAAS ile ilişkilendirmek, direnenlere ”Esadçı” diyerek etiketlemek vicdansızlıktır. Onlarca katliama rağmen yaşamayı seçen ve bunun için bir hayattan başka bir hayata geçiş yaparak savaşmaya başlayan insanları görmemek ise körlüktür.

2 hafta önce, Antakya’ya komşu olan 60 km’lik kuzey İdlip kırsalından başlamak üzere, kontrol ettiği diğer bölgelere kadar bir İslam Emirliği kuran El-Kaide’nin uzantısı Nusra Cephesi, kontrol dairesini genişletmek için harekete geçti. IŞİD’in ilan ettiği ”İslam Devletine” karşı İslam Emirliği ilan eden Nusra, güçlerini ve militanlarını korumak için böyle bir hamlede bulundu. İslami Emirlik militanları Hama’nın bu birlikte yaşamın birer örnekleri olan bölgelere saldırıyor. IŞİD ise Hama doğusundaki Alevi köylerine.

Hama’daki son durum böyle. Lazkiye, Humus ve diğer bölgeler çok da farklı değil. 4 yıllık savaşa rağmen insanların inanç ayırımı yapmadan bir arada yaşamaya çalıştığı bölgelerden bazıları bunlar. Kendilerine yaşama şansı tanımayan cihadçılara karşı silahlanıp direnen insanlar görülmüyor. Maalesef ana akımın yanında bazı muhalif medya ve kaynaklar da Suriye’nin aşağısını görmüyor veya göremiyor.
Maan, Lazkiye, Adra ve İkrime’ye ses verenler umarım bu sefer başka katliamları beklemeden, cihadçılara karşı, yaşamayı seçen ve savaşan insanların direnişlerine de ses verir.

Lazkiye’de, Kobani’de ve Hama’da, beraber yaşamayı seçen ve mücadele veren insanlar, bu coğrafyanın geleceğini beraber resmedecektir.

 

Hasan Sivri  – 20 Ekim 2014

Ergür Altan
Dersimiz direniş ve devrim!
Ergür Altan